ŞÂH HÜSEYN'İN FİRKATİYLE...

Muharrem aşkına Sebilci'den güftesi Şemsî'ye ait bir mersiye, kulb-u âşıkânâ...

Teşne lebler bu gece kan il galtân oldu
Bu gece arsa geh-i Kerb-ü belâ kan oldu
Bu gece ruh-ı Nebi hâzin-ü giryân oldu
Ki, Hüseyn İbn-i Ali bu gece kurban oldu

Çâk-i çâk eyledi fürkan-ı gürûh-u â'da,
Pây-ı pür kin-i hakaretle ezildi Tâ - hâ
Bağrına taş tutarak ağladı ruh-ı Zehra
Ki, ciğerpâresi makhur-u perişan oldu

Bir zaman dûş-ü Muhammed'de gezerdi o vücut
Rûy-i gül-bûyini koklardı Cenabı-Mahmud
Şân-ı âlisini tebcil ederdi mâ'bud
Öyle bir beyt-i Hûda, zulmile viran oldu

Yüz tutup leşker-i â'daya o Şâh-ı mazlûm
Dedi: (Ey, dinini dünyaya veren kavm-i zalûm
Daha dün terk-i cihan etti o sultan-ı ulûm
Ne çabuk sizde iğrâz nümâyân oldu

Ceddimin dişlerini kırdınız ey kavm-i Yezid
Mâder-i muhtereme eylediniz zulm-ü şedid
Ettiniz vâlid-i zişânımı evvelce şehit
Bana mı şimdi aceb, növbet-i isyan oldu

Gerçi bir nefsim için arz-ı tehâyâ etmem
Ölürüm, mürtekib-i küfre müdarâ etmem
Ah kim, teşne ciğer yavrularımdan geçmem
Bakınız, güllerimin lebleri atşân oldu

Hâşimi zadelerin ekber-i âlişiyemi
Can verip, ravza-i rıdvana basınca kademi
Dest-i â'dada neler çekti enis-i haremi
Darb-ı zencir ile gülşenleri al kan oldu

Kumlu çöllerde benim ailemi yakmayınız
Kesiniz bari beni, anları ağlatmayınız
Bu yanık sinelere tir-i cefa atmayınız
Çünkü, bu nazlı melekler size mihman oldu

Böyle söyler iken ol gonce-i Mahbub-u Hûdâ
Remh-i şimşir ile hücum etti güruh-u â'da
Aldılar orta yere şâh-ı şehidi hayfâ
Ol zaman Kerb-ü-belâ, saha-i tuğyan oldu

Yetmiş üç nize server-i dinin tenine
Kan içirtti o deni, Âl-i Nebi serverine
Lûtf-ü ümmet bu mudur, zâde-i peygamberine
Hangi bir ümmet vurur zâde-i peygamberini

Şimr-i mel'un, dayayıp gerdenine hançerini
Kıymadan kesti o ferzend-i Resul'ün serini
Deşt-i gurbette kefensiz bırakıp peykerini
Ehl-i - beytin başına âteş-i hicran oldu

Busegâh-ı leb-i Zehra idi ruhsâr-ı Hüseyn
Lem'a-i nûr-u hüveyda idi didâr-ı Hüseyn
Nerdesin, nerde eyâ vâlid-i Kerrâr-ı Hüseyn
Bak senin nazlı Hüseyn'in nice kurban oldu

Baş açık, yalın ayak, teşne dil nâle feza
Kaldı piş-i esarette yetiman-ı vega
Bir içim su diye feryad ediyorken zu'afa
Şimdi de âteş-i hicran ile suzân oldu

Nâle-i vâ ebetâ, vâ emetâ, vâ ecedâ
Her taraftan mün'akis oluyor arş-ı Hûda
Akrebu hablî Verid'i yakıyorken bu sada
Yine ol kavm-i deni zulmile pûyan oldu

Kimini nâkeler üstünde ururdu â'dâ
Kimini hâk-i mezellette ederlerdi ezâ
Kimisi hayme-i ismette edildi imhâ
Cümle evlâd-ı Nebi, Hâk ile yeksân oldu

Emr-i takdir diye bu mel'anete bazı avam
Atf-ı zulmetmekte Allah'a ederler ibrâm
Cây-ı inkâr mı bu ey kavm-i cehûl-ü zallâm
Idelü âyeti her mü'mine seyyân oldu

Hâlık-ı hayr-ü şer Allah ise, kul kâsiptir
İhtiyar ile kişi, hayr-ü şerre taliptir
Şerri tercih edene Zât-ı Hûda galiptir
Din-i İslâm bu esas üstüne bünyân oldu

Yıktılar kıble-i islâmı güruh-u ekfer
Ruh-u peygamberi nalân-ü hâzin eylediler
Mâ-hasal, taze civanân-ı Muhammed yekser
Hedef-i neşter-i zâde-i Süfyan oldu

Hubbi Rahman gibidir, Âl-i Muhammed hevesi
Sabit ol, emr-i muhabbette bırak piş-ü pesi
Hânedan-ı Nebevi uğruna can ver Şemsi
Ki, bize irs-i Nebi gayret-i Kur'an oldu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"HÛ" SESLERİ GELİYOR ESKİ KONAKTAN!

BİR EHL-İ BEYT SEVDÂLISI: KEMÂL EDİP KÜRKÇÜOĞLU

GELDİ Kİ OL MUHARREM'DİR!