Kayıtlar

HAZRETE VARIR YOLUMUZ

Resim
Zâhid bize ta’n eyleme Hak ismin okur dilimiz Sakın efsane söyleme Hazrete varır yolumuz Sayılmayız parmağ ile Tükenmeyiz kırmağ ile Taşramızdan sormağ ile Kimse bilmez ahvâlimiz Halvetî yolun güderiz Çekilip Hakk’a gideriz Gazay-ı ekber ederiz İmam Ali’dir ulumuz Erenlerin çoktur yolu Cümlesine dedik belî Gören bizi sanır deli Usludan yeğdir delimiz Tevhîd eden deli olmaz Allah diyen mahrum kalmaz Her seher açılır, solmaz Bahara erer gülümüz Muhyî sana olan himmet Âşık isen cana minnet Elif Allah, mim Muhammed Kisvemizdedir dâlimiz Muhyî

"AMBER" MİSALİ...

Zülf-ü kâküllerin amber misali Buy-u erguvan dan güzelsin güzel Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin Şah-ı gülistan dan güzelsin güzel Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş Gözlerin aleme hükümdar olmuş Mihr-i süleyman dan güzelsin güzel Kurulmuş göğsünde bahçe-i vahdet Hatmolmuş kadrinle tûbayı hikmet Cemalin seyreden istemez cennet Sen huri gılman dan güzelsin güzel Gözlerin velfecri benzer imrân'e Seni seven âşık olur divane Yanakların şûle, vermiş cihana Yüz mahı taban dan güzelsin güzel Çiğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin Âşıkın öldürür şirin sözlerin Mısrın hazinesi değer gözlerin Zühre-i rahşândan güzelsin güzel Sıdkı der suretim hattın secdegâh Cümle güzellere oldum pişegâh Güzeller tacısın yüzün padişah Yusuf-u kenân'dan güzelsin güzel SIDKI BABA

SEZAYİ GÜLŞENÎ'NİN DİŞLERİNİ TAHTAYA GEÇİREN HALİ

Resim
SEZÂYÎ-İ GÜLŞENÎ'NİN SARAYDA GÖSTERDİĞİ MANEVİ ŞİFAYA ÂLEM-İ MÂNADA KIZINI KAYBETMESİYLE ÖDEDİĞİ KARŞILIĞA YAZDIĞI MERSİYE Tennûr-i dile od yakıp âh-ı şererimden Bir özge kebâb mâ-hazâr ettim ciğerimden Derd ehline nûş etmek içün eyledim ihzâr Bezm-i gama iki şişe mey dîdelerimden Şeb-tâ-be-seher zârım o yâre eser etmez Lerzide cihân gerçi ki âh-ı seherimden Âvâze-i hicr-i elemi düşeli dehre Mâtem-zededir ins ü melek bu kederimden Dil-beste-i zülf-i siyehem yine SEZÂYÎ Sevdâ-yı cünûn gitmedi bir kere serimden SEZÂYÎ-İ GÜLŞENÎ (d. 1669 – ö. 1737)

ŞEHRULLAH'İL MUHARREM'ÜL HARAM

Resim
CÜMLE ALEM-İ İSLAM'IN MÂTEM-İ MÜBAREKESİNİN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI CENÂB-I HAK'TAN NİYÂZ EDİYORUZ... Malum-i Âliniz Türk tasavvuf geleneğinde Muharrem ayının matem hususu büyük bir öneme haizdir. Hatta "Tekke Dervişhânı" Muharrem ayını Kurban Bayramı'ndan itibaren karşılayarak yaşamaya başlar. Bakın bir şair, şiirinde bu durumdan bizlere nasıl bahsediyor. ذبح اولندى ماه سابقده منا قربانلرى ماه جاريده كسيلدى كربلا قربانلرى Zebh olundu mâh-ı sâbıkta minâ kurbanları Mâh-ı Carîde kesildi Kerbela kurbanları Cümlemizin kurbanları başımızı kurban etmeye namzed olsun! Muhabbetle kalın efendim...

ZİYA PAŞA'DAN BİR GAZEL

Âsâfın miktarını bilmez Süleyman olmayan Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini Anlamaz hal-i perişanı perişan olmayan Rızkına kani' olan gerdûna minnet eylemez Âlemin sultanıdır muhtâc-ı sultân olmayan Kim ki korkmaz Hakk'tan ondan korkar erbâb-ı ukûl Her ne isterse yapar Hakk'tan hirasan olmayan İ'tiraz eylerse bir nâdân Ziyâ hamûş olur Çünki bilmez kadr-i güftârın sühândan olmayan

MECNÛN İSEN EY DÎL... Nezîhe Hanım'dan...

Mecnûn isen ey dil sana leyla mı bulunmaz Bu goncaya bir bülbül-ü şeyda mı bulunmaz Sun şerbet-i lâl-i lebin ağyâra vefâsız Saki mi bulunmaz bana bir sahbâ mı bulunmaz Arzetmiyorum aleme alam-ı derûnum Yoksa bana bir mahremi sevda mı bulunmaz Bir sen misin alemde tabip illet-i aşka Teşhis-i dile başka etibba mı bulunmaz Al aşkını ver gönlümü Allah için olsun Dil vermek için dilber-i râna mı bulunmaz Mesûd edecek kimse seni yoksa Nezîhe Meşgul edecek bir şûh-ı hülya mı bulunmaz Nezîhe Hanım'dan...

ESKİ YÂREM VAR İDİ... Eşrefzâde'den...

Eski yârem var idi yürekte açıldı yine Yer yüzüne kanlı yaşım yine saçıldı yine Yüreğimin şerha şerha yâreleri bitmedi Noldu yine noldu yine yâre açıldı yine Yine ayın yenisidir deliliğim depreşir Akl-u fikrim konağından yine içildi yine Tevbe vermiş idi zahid aşk şarabın içmeyem Sındı tevbem dolu dolu yine içildi yine Dediler idi bana kim aşk kitabın okuma Fala bakayım dedim ol sayfa açıldı yine Terziye ısmarladım Rûmi'ye zahid donu biç Tutmadı sözümü aşık donu biçildi yine Eşrefzâde'den...